5 Eylül 2011 Pazartesi

İçimizdeki Fırtına




Bir sandalımız ve iki küreğimiz vardı.

İkimiz de hazırdık küreklere asılmaya. Kimse birbirinden daha fazla ya da daha az asılmıyordu küreklere. Engin bir denizin ortasında bir başımızaydık. Kimse yoktu bize birbirimizden yakın.

Mütevazi bir sandalda pek mütevazi olmayan bir aşktı bizimkisi. Büyük büyük gemilerin gitmeye cesaret edemediği denizlere gitmeye hazırdık. Öyle cesur, öyle inatçı.

Fırtınalardan korkmuyorduk. Sığınacak liman da aramıyorduk. Biz bize yetiyorduk. Bizi yıkabilecek tek fırtınanın içimizden çıkabileceğini bilmiyorduk.

Bir gün bir fırtına esti. Yıkıldık.

Sandalımız paramparça. Kürekler kayıp. İkimiz de farklı dalgalarla savrulduk.

Oysa bir ekmeği bölmeye hazır iki yüreğimiz vardı. İki yürek ki tek olmaya, tek atmaya alışık.

Dalgalar birleştirir mi tekrar iki yüreği ?

Yıkıldık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder