30 Mayıs 2012 Çarşamba

Siyah Beyaz Bir Gökkuşağı



Bir terslik var bu sabah
bir eksiklik
renklerin sesi kesik
dökülmüşler sokaklara sere serpe 
can çekişiyorlar
günah
üstüne basıyorlar kara ayakkabılarıyla
siyah beyaz bir gökkuşağı vuruyor
umutlu uyanışlarımın şahidi pencereme
renkler çekiliyor gözlerimin önünde
yapraklar kuruyor 
simsiyah düşüyor yere
kararıyor insanların yüzü
gölgesiyle aynı renge dönüyor
kimisi can çekişen renkleri 
hayata döndürmeyi deniyor
ama nafile
gözyaşıyla akan bir makyaj gibi
dağılıp eriyor
o sevdiğimiz bütün renkler
...
hızla atıp kendimi sokağa
kaldırmak istiyorum ayağa
ölmesin diye gökyüzünün mavisini
son gücüyle duyuruyor bana sesini 
-renklere yer yok artık
 siyah ve beyaz yetiyor
 dünyayı resmetmeye 
 dört bir yanı sarmadan karanlık
 sahip çıkın beyaza
 yoksa o da gidiyor









25 Mayıs 2012 Cuma

Ben ve Gece Susuyorduk


Ben konuşuyordum yalnız
gece susuyordu
bir parça ay 
kaçıncı kez boş kaldığını unutmuş
nemli bir bardak
küle dönmüş yarım bir sigara
ve yalnızlıktan fazlası 
yoktu masada
hayalin beliriyordu apansız
ay ışığından da parlak
masanın ucunda duruyordu
bir kelebek konuyordu
yüzünün kıyısına
ömrü uzuyordu

gece konuşuyordu yalnız
ben susuyordum
düşüp kırılıyordu o nemli bardak
uzaklaşıyordu hayalin
o son gidişinin tiyatrosunu izliyordum
çaresizlikten fazlası 
yoktu masada
kaçıyordu kelebek
gittikçe soluyordu renkleri 
bir parça ay 
avuç dolusu kül
ve cam kırıklarından başka
hiçbir şey kalmıyordu geride
ben ve gece susuyorduk
artık
içimizden küfrediyorduk aşka





22 Mayıs 2012 Salı

Kırmızı Yüzlü Aşklar



Önce ellerimi aldılar benden
gözlerimi sonra
dokunmadan ve görmeden 
yaşanan bir aşkı izlediler
kırmızı yüzlü aşklar gibi sandılar
çok geçmeden
beyazın saflığına inandılar
kalbime uzanmak istediler
ama zordu bir günahkarın 
erişmesi kadar cennete
elleri kırıldı
bir utançtı sevdayı
sefil anlamlara yüklemek
yer yarıldı
içine girdiler