30 Kasım 2011 Çarşamba

Aşk Yoksa ?




Masallarla büyüyen bir çocuk için en zoru, içindekilerin rengarenk şekerlerden yapıldığı toz pembe dünyasının kapılarını kapatarak kızılın kıyametinin ve katran karasının hakim olduğu gerçekliğe adım atmasıydı. O adımı attıktan sonra bir yol aradı. Tekrar toz pembenin masalsı ışıltısına uzanan gizli bir geçit. 

Üstünde üç harf olan o kapının karşısına ilk geldiği gün, o çocukluğundan kalma mutluluğun esintisini hissetmişti yanaklarında. O gizli geçidi bulmuştu. "Aşk" yazıyordu  kapının üstünde büyük harflerle. Kapının önünde milyonlarca farklı ayak izi vardı irili ufaklı. Herkesin bu kapıyla bir imtihanı olduğunu anlamıştı ayak izlerinden. İçeride o hayal ettiği dünya olmalıydı ki insanlar kapının önünü aşındırmışlardı uzak yollardan gelip. 

Kapıdan içeri adımını attığında ellerine bulaşan gerçekliğe ait o katran karası izlerden kurtulması çok sürmedi. Yeniden beyazın hakimiyetinin sürdüğü o temiz dünyaya dönmüştü. Masallarla büyüyen o çocuk, şimdi aşkla büyüyordu. Aşk dinlediği diğer masallardan çok farklıydı. Onu uyutan değil, uykudan uyandıran eşsiz bir masaldı. 

Öyle büyüdü ki aşkla, güneş daha küçüktü sigarasının ucunda yanan ateşten. O, bir devdi artık aşka inanan. Kapıdan girmeden önce giyindiği o gururdan yeleği bırakmıştı dışarıda.O yüzdendi güneşle dans edercesine gerçekleştirdiği hızlı yükseliş. 

Masallarda bildiği gibi aşkta da mutsuz sonların yeri olmadığını sanıyordu ta ki yavaş yavaş küçülmeye başlayana kadar. Elleri küçülüyordu zordu artık tutmak. Gözleri küçülüyordu zordu artık görmek. Kalbi küçülüyordu ağır geliyordu aşk küçük bedenine. 

Küçüldükçe yalnızlaşıyordu. Küçüldükçe yaklaşıyordu adım adım çıkış kapısına doğru. Savaşıyordu ama o kadar küçüktü ki artık elleri, elinden bir şey gelmiyordu. Toz pembe manzara yavaş yavaş koyu renklere çalmaya başlıyordu. 

Kapının dışındaydı artık. Aşksız, gözden uzak bir yalnızlıkla tanışmıştı suratına çarpan o kapının eşiğinde. Görülmeyecek kadar küçük, duyulmayacak kadar sessizdi. Kimsenin bilmediği bir kimsesiz kadar meçhul olmuştu. Çığlığı, sinek vızıltısı kadar bile görkemli değil. Un ufak oldu ve çırpındıkça kendi çığlığında boğuldu. 

Mutsuz sonla biten bir hikayenin ardından, bir dev daha yıkılmıştı aşka inanan. 

Aşk yoksa, büyümek yalan mıydı yoksa ? 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder